Klasik Politika ve Fosil İdeolojilerle Sorunlarımızı Çözemeyiz.
Yaklaşıl 40 yıldır ‘Ülkemizin sorunlarını nasıl çözebiliriz? Kurumsal Devlet Yapısını Nasıl Oluşturabiliriz?’ konuları üzerinde çalışmalar yaptım.
Gazeteciliğe de 1982 yılında ‘Görüşmek istediğim herkes görüşebileceğim’i düşünerek başladım.
Özellikle ekonomi konusunda yaptığım görüşmeler de anladım ki ekonomiyi, iktisatı, istatistiki öğrenmem okumam gerekiyor.
Sınavlara girdim ve AÖF İktisat Fakültesi’ne başladım.
Kitapları okumaya başladığımda ekonomiyi, istatistiki, iktisatı okudukça ülkemizde uygulanan programları takip ettim.
Bir süre sonra fark ettim ki uygulanan ‘Kapitalist Ekonomi Yapısı’ tam anlamıyla bir sömürü düzeniymiş.
Hangi yoldan giderseniz gidin hangi programı uygularsanız uygulayın sonuçta kazanan, kapitalizmin ağa babaları oluyor.
Bilinen tüm ekonomi sistemlerine baktım.
Sonuçta halkın ve ülkenin kazanmadığı sonuçlarını gördüm.
Atatürk dönemi ekonomik yapımıza baktığımda, dünyanın en güzel halkına ve devletine kazandıran sistem olduğunu anlamam hiç de zor olmadı.
Özellikle kapitalizmin ve onun beslemelerinin neredeyse lanetlediği ‘Kemalizm’in neden bu kesim tarafından neden bu kadar kötülendiğini o zaman anladım.
Halkı sömüren ve devleti soyanlar, saltanatlarının bitmesini elbette istemezlerdi.
Çalışmalarımı ekonomi üzerinde yoğunlaştırdım.
Aslında sorunlarımıza çare bulmak, ülkemizi ekonomik bakımdan dünyanın en gelişmiş ülkesi konumuna getirmek hiç de zor değilmiş.
Kendi kaynaklarımızla, dünya çapında bir ekonomiye sahip olabilecekken siyasilerin öngörüsüzlüğü, bilgisizliği ve menfaatcılığı bizi sürekli ‘Kalkınmakta Olan Ülke’ konumunda bırakmış.
Ülkemizi ekonomik bakımdan kalkındıracak, halkın ekonomik ve sosyal sorun yaşamayacağı ‘Sektörel Başkanlıklar’ ekonomik sistemini oluşturdum.
Elbette ekonomik sorunu çözmek yetmezdi.
Halkımızın, eğitim sorununu da çözmemiz gerekiyordu, her dönemde çağın gereklerine uygun eğitim sistemini oluşturdum.
Eğitim sistemi de yeterli değildi ve sosyal sorunlarımızı da çözmemiz için çalışmalarımı tamamladım.
Terör, vergi, dış politika, spor, sanatsal, kültürel ve yaşadığımız tüm sorunlarımıza çare programları oluşturdum.
Bütün bunların kesintiye uğratılmadan devam edebilmesi için ‘Kurumsal Devlet Yapısı’nın da olması gerekiyordu.
Devleti kurumsallaştıracak, kişiye bağlı değil, sistemiyle yönetilen devletin oluşturulması için de programlarımızı tamamladık.
Burada çok az kısmını bulacağınız çalışmalarımızın tamamına yakınını ‘Kadim Devlet’ kitabımda anlattım.
Sonuç olarak mevcut siyasi yapımızın, fosilleşmiş ideolojilerin ülkemizi kalkındıramayacağını, hiçbir sorunumuzu çözemeyeceklerini çok uzun yıllardır yaşayarak öğrendik.
Şimdi en başa dönerek, ‘Kuvayı Milliye Ruhuyla’ yeniden Cumhuriyetimizi kurma görevi bizlere düştü.
Siyasetimizi cehalet ve menfaatten, ülkemizi yoksulluktan kurtarmak için hep birlikte çıkalım yola.
Bir kişi aslında çok kişidir.