Cumhuriyetle Hesaplaşma Senaryosunun Son Sahnesidir Yaşananlar

Cumhuriyetle Hesaplaşma Senaryosunun Son Sahnesidir Yaşananlar
Yayınlama: 20.03.2025
7
A+
A-

Yaşadıklarımız cumhuriyetle hesaplaşmanın sonuçlarıdır.

Cumhuriyet kurulmasıyla, olmayan bir ‘Hilafe!t’i getirme mücadelesi de başladı.

Arap beslemesi din tüccarları; İngiliz, ABD, Yahudi işbirlikçileriyle kesintisiz bir mücadelenin içerisine girdiler.

Cemaatler, tarikatlar ve dahası siyasi partiler kurarak cumhuriyeti yıkmanın çalışmasını hiç aksatmadılar.

Arap yaşamını, Emevi dinini İslam olarak topluma kabul ettirdiler.

Cumhuriyete saldırmaya cesareti olmayanlar durmadan ‘laiklik dinsizliktir’ safsatasını yaydılar.

Oysa Kur’an’ın mealini bir kez okumuş olsalardı, laikliğin aslında dinimizin temel direği olduğunu görebileceklerdi.

Hud Suresi, Gâşiye Suresi ve daha birçok surede olduğu gibi Yüce Allah Resulüne bile ‘Sen ancak bir uyarıcı ve öğreticisin. Hiçbir kuluma baskı yapamazsın’ demesi, aslında laikliğin tam da kendisidir.

Kimse başkasının inancına müdahale edemez.

Laiklik budur.

Devlet her vatandaşının inancını özgürce yaşayacağı güven ortamını sağlar. Laikliğin, yasal uygulaması devlette vücut bulmasıdır.

Din tüccarı siyasi partiler ve onları besleyen cemaat ve tarikatlar, hiçbir dönemde ülkeyi ve devleti düşünenlerden olmadı.

Çok farklı inanç şekilleri olmasına ve birbirleriyle selamlaşmayanlar olmasına rağmen ortak düşmanları Cumhuriyet, tabi ki doğal olarak Türkiye oldu.

Bugün geldiğimiz yer cumhuriyetin yok edilmesi için yazılan senaryonun son sahnelerini oynuyorlar.

Cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin plânları ve programları vardı.

Usul usul uyguladılar.

Her dönem iktidarlara yakın ya da içerisinde oldular.

Bir tek amaçları vardı.

Cumhuriyeti yok etmek.

Kimi vatanseverlik-milliyetçiliği, kimileri dinimizi, kimleri de yoksulluğu ve halkın yaşadığı sorunları sömürdüler.

Her kesime ulaştılar.

Halkın hassas olduğu konularda onların yanındaymış gibi göründüler.

Demokrasiyi kullanarak iktidara geldiler ve ‘Demokrasi bizim için amaç değil araçtır’ söylemlerinin sonucu olarak artık demokrasi treninden indiler.

Kendilerine göre yazdıkları hukukla adaleti yok ettiler ve adaletin tüm kalelerini de işgal ettiler.

Devletin her kademsini cumhuriyeti yok etmek için yetiştirilmiş cemaat ve tarikatın kurşun askerleriyle doldurdular.

Geldiğimiz sonuç, dünden bugüne olmuş durumlar değil.

Yüz yıllık mücadelenin sonuçlarıdır.

Toplumu öyle bir hale getirdiler ki artık cumhuriyet düşmanları her gün yaşanan adaletsizlikleri ne olursa olsun destekler durumdalar.

Çünkü onlar için tek amaç var.

Cumhuriyetin yok edilmesi.

Şimdi önümüzde iki yol var.

Ya cumhuriyetimize sahip çıkacak ve bu yıkım sürüsünden kurtulacağız ya da Araplar’daki gibi saltanat rejimini kabul edeceğiz.

Bizim Parti olarak Kuvayı Milliye felsefesiyle bizler cumhuriyetimize elbette her şatta sahip çıkacağız.

Hazırlamış olduğumuz ‘Kadim Hukuk Programı’ ile temelini evrensel hukukun oluşturduğu adalet sistemimiz olacak.

Bize bırakılan bu kutsal emaneti cahiliye zihniyetine teslim etmeyeceğiz.

Mücadelemiz kutsal, yolumuz uzun.

Başarmaktan başka yolumuz da yok. Cumhuriyeti yeniden kuruluş temellerine döndüreceğiz.









Kadim Devlet ve Arka Sokağın Çocukları ile 'Yüreğimi Avuçlarına Bıraktım' şiir kitabının yazarı.  
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.