BURUK SEVİNÇ…

Yazıma böyle başlamak istemezdim ama maalesef başlıkta da olduğu gibi buruk bir sevinç
yaşandığımı belirtmek isterim. Sezonun başından itibaren hoca ve sporcu arkadaşlara kulübenin
arkasından sürekli hakaret ve ağıza alınmayacak küfürler ediliyor. Pazar günü oynanan maçta da
bardağı taşıran son damla oldu. Ben kulübenin arkasındaki bildiğim arkadaşları kastetmiyorum bu
arada yanlışta anlaşılmasın. Apaçi arkadaşlarımın içerisinde buna yeltenecek birilerinin olduğunu da
düşünmüyorum kaldı ki böyle bir şey yapanı susturacak aklı selim insanlarda var orada. Bizim grubun
arkasında ve içine sızan bazı kişiler ortamı germeye ve kaos çıkarmaya çalışıyorlar. Ben yönetime ve
emniyet yetkililerine bundan sonraki süreçte maç günü aralara sivil memur görevlendirilmesini ve bu
kişilerin tespit edilip gereken cezaları almasına bizzat öncülük yapacağımı söyleyeceğim. Bir sonraki
Spor güvenlik toplantısında da bunu bizzat dile getirip yasal prosedürlerin gereğinin yapılmasını bu
kişilerin tespitini ve cezai işlemlerin derhal işleme alınmasını belirteceğim. İnsanlar biraz daha saygılı
ve duyarlı olmak zorunda. O küfür edilen hakaret edilen kişilerinde bir ailesi ve bir kişiliği olduğunu
kimse unutmasın. Seyircilerin sürekli teknik heyet ve futbolculara hakaret ve küfür etmesi ne
demektir. Bu eylemleri yapanları bir gün antrenmana bekliyoruz. Oturtalım yedek kulübesine oradan
istediği kadar kime ne söylemek istiyorsa hakaret ve küfür etsin. Görelim bakalım ne kadar yürekli ve
cesur olduğunu. Boşuna dememişler düşmanımın bile MERT olanını severim diye.
Neyse gelelim bu Pazar oynadığımız Etimesgut spor maçına. Oyuna iki takımda taktik olarak
kontrollü başladılar. Dönem, dönem takımımız bazı girişimlerde bulunsa da çok etkili olamadı. Ama
futbolda bazen taktik olarak dövüş sporuna benzer. Rakibini yaptığınız hamlelerle yorarsınız ve hata
yapmasını beklersiniz. İşte o hatayı yakaladığınız anda da gereğini yaparsınız. Oynadığımız maçta da
bunlar yaşandı diye biliriz. Mesut hoca önce rakibin yıpratılması gereken bölgelerini yıprattı ve yordu.
Oyunun ilerleyen döneminde de yerinde ve doğru değişikliklerle son darbeyi vurdurdu ve skoru
almayı başardık. O yüzden tribünden bazen göze hoş gelmeyen bir oyun seyrediyor olabiliriz ancak
yapılan taktiksel değişiklikler bize skoru getirdikçe neyin nasıl olduğunun bir önemi yok. Elimizdeki
mevcut kadro yapısı ile maksimumu almaya çalışan bir teknik heyet olduğunu da unutmayalım.
Sezonun başından beri sakatlıklar, geciken transferler vs. eldeki mevcudu koruma çabası bize şu an ki
kadro yapısına getirdi. Futbolcu arkadaşlarda yetenekleri çerçevesinde ellerinden geleni yapıyorlar.
Kimse başarısız olmak ve mağlubiyeti kabullenmek için çaba göstermez. O yüzden sabır ve hoşgörü
bizi başarıya ve düzlüğe ulaştırır. Oyuncuların ve teknik heyetin motivasyonunu bozmak ve yıpratmak
kimseye bir şey kazandırmaz. Maçın son dakikasına kadar mücadeleyi bırakmayan ve istediğini almak
için çaba gösteren futbolcu kardeşlerimi de ayrıca tebrik ediyorum. Bir hafta boyunca 90 dk. için
antrenman ve çalışma yapılıyor. Her şey ve yapılan hazırlıklar o mücadele ve özveri son 90 dk. için.
Bırakalım da insanlar işini yapsın, biz skorun tadını çıkarıp gelecek maçlara takımımızı nasıl motive
ederiz nasıl morallendiririz onu düşünelim. Köstek olmak bize ve camiamıza yakışmaz. Önemli olan iyi
günde de kötü gününde de hep birlikte olmak omuz omuza sonuna kadar mücadelenin içinde
olmaktır.
İyisiyle kötüsüyle bir haftayı daha geride bıraktık. Şöyle bakıldığında oynadığımız takımların
bir çoğu hep üst ligi isteyen ve hazırlıklarını ve kadro yapısını buna göre kuran takımlar. Oynadığımız
oyunu gözden geçirecek olursak da ezildiğimiz ve vazgeçtiğimiz bir durumla henüz karşılaşmadık ve
elimizden gelen en iyi mücadeleyi vermeye çalışıyoruz. Gerek kurduğumuz kadro yapısı gerekse
yapılanmamıza bakacak olursak da mütevazi ama yine de sürprizler skorlar alabilecekte bir takımımız
var. Umarım daha fazla sakat ve cezalı oyuncu durumuyla karşılaşmadan önümüzdeki süreci atlatır ve
yolumuza devam ederiz. Unutmayalım başka FETHİYESPOR yok ve sahiplenmek zorundayız. İyisiyle de
kötüsüyle de bu takım bu şehrin üst kimliğidir. Kalbimize sahip çıkalım.